Yazmak ne garip aktivite, bir kere ucunu bıraktınız mı yakalaması çok zor. Geçen hafta morallerin bozuk olmasından mütevellit pek oturamadım bilgisayar başına, bu hafta da oturabilmek için savaş vere vere yazıyorum bu satırları. Günün konusuna gelecek olursam, bugünkü konum yazının sonunda tarifini vereceğim Bezelye Çorbası değil, yeme içme maceram ve 15 gündür devam ettiğim candida diyeti, bu süreçte şekeri ve tüm tahılları bırakmam.
Hayatım boyunca yemekle olan ilişkim roller coaster gibi bir aşağı bir yukarı, bazen de tepe taklak olarak devam etti. Hayat çoğu zaman diyet ve bozulan diyet ekseninde giderken çoğu zaman neyi ne kadar bozduğumu sorgulayamadan bilinçli olduğunu sandığım ama aynı zamanda da bilinçsiz bir ilişkim oldu yemekle. Biliyorum karışık anlatıyorum ama durum bu ve kafalar karışık, yapacak birşeyim yok :). Yemek, vücudumun yakıtı olacak besinleri ona temin etmekten ziyade daha çok bir zevk objesine dönüştü yıllar içinde. Hareketsiz ofis yaşamının sonucunda doğal olarak aldığım kilolar ve sonrasında vermek için yaptığım normal veya anormal diyetlerle halen çözmeye çalıştığım bir denklem yemek ile olan ilişkim. Yemek yazarlığını ve yemek stilistliğini yeni kariyerim olarak seçmiş olmam da bu süreci kolaylaştırmadı ne yazık ki.
Son 1,5 yıldır sevgili Nurhayat Gül‘den aldığım destek ve öğrendiklerimle yemek ile aramda daha düz ve mutlu bir ilişki kurmaya çalışıyorum. Her iki kutupta da (yeme ve yememe) aşırılıkların olmadığı istediğimi yiyebildiğim ama istediğim kadar yiyemediğim bir öğreti içindeyim. Sitemde yayınladığım tarifler de çoğunlukla bu felsefeyle uyumlu. Sebzeleri hep çok severdim, ama şimdi biraz da bana olan katkılarını düşünerek yiyorum. Her gün et zaten tüketmezdim ama haftada 2-3 öğüne indirdim et tüketimimi, süt tüketimim sıfırlandı, süt ürünleri tüketimim de önemli oranda azaldı (hoşçakalın canım peynirler (ağlayan smiley)). Fakat bu düzen içerisinde meyveler ve tatlı yiyecekler en büyük zaafım. Geçtiğimiz ay yaptırdığım candida testi sonuçlarım pozitif çıkınca, şekeri ve meyveleri de bıraktığım bir diyete başladım.
Candida vücudumuzda bulunan bir tür mantar. Çeşitli sebeplerden dolayı dönem dönem vücuttaki sayıları artabiliyor bu da kilo almaktan tutun da baş ağrılarına, yorgunluğa, karbonhidrat tüketme isteğine kadar çeşitli semptomlara sebep olabiliyor. Ben en çok karbonhidrat yeme isteğinin artması kısmını satın alıp, yemeklerden sonra canımın sürekli tatlı istemesinden kurtulma ümidiyle başladım candida diyetine. Candidaları besleyecek bazı besin gruplarının (meyveler de dahil olmak üzere her türlü şeker, tahıllar vs.) 21 gün süreyle hiç yenmediği özel bir diyet bu. Sebze ağırlıklı, az protein içeren bir beslenme halindeyim anlayacağınız. Beklediğimden daha kolay gidiyor açıkçası ilk birkaç gün çok zorlansam da şimdi çok rahat devam ettiriyorum, üstüne üstlük 15 günde 4 kilo verince daha da bir mutluyum yeni beslenme şeklim ile. Şekersiz ve tahılsız bir diyetin de son derece renkli olduğunu gördüm bu süreçte, 21 günlük süre bittikten sonra da bu şekersizlik ve tahılsızlık halini devam olabildiğince devam ettirmek amacım. Sitemde de şekersiz ve tahılsız daha çok tarife yer vereceğim önümüzdeki günlerde.
Gelelim günün tarifi olan Bezelye Çorbası tarifine. Bezelye Çorbası çok sık pişmeyen bir çorba olabilir ancak değişiklik arayanlar için bence birebir. Her gün ne yemek yapacağım diye düşünüp eliniz hep et yemeklerine gidiyorsa sebzeler ile yapılan böyle basit, hızlı ve değişik yemekleri deneyebilirsiniz. Biliyorum et yemenin sağlık üzerine olan faydaları hep gündemde; Karatay diyeti, paleo diyetler, Dukan diyetçileri bize hep daha çok et yememizi öğütlüyor. Dışarıdan gelen tüm seslere kendinizi kapatıp düşündüğünüzde ve nar gibi kızarmış dönerlerin görüntüsünü gözünüzün önünden sildiğinizde, siz her gün et yemekten memnun musunuz? Düşünmenizi ve bu soruyu vücudunuza da sormanızı öneririm, sen her gün et yemekten memnun musun? Sabah yorgun uyanışlarımızın, gereksiz asabiliğimizin, baş ağrılarımızın sebebi çok sık et tüketmek olabilir mi? Düşünmenizi ve tarafsız bir şekilde vücudunuzu dinlemenizi öneririm.
Afiyet olsun.
- 500 gr. bezelye (yaklaşık 5 su bardağı),
- 1 orta boy soğan,
- 5 su bardağı sebze suyu veya su,
- Yarım limon kabuğu,
- 2 çorba kaşığı zeytinyağı,
- Tuz, karabiber
- Servis için muskat rendesi,
- Soğanı ince ince doğrayıp zeytinyağı ile soteleyin,
- Limon kabukları ve bezelyeleri ekleyip 1 dakika daha soteleyin,
- Üzerine 5 su bardağı sebze suyu ya da su ekleyin ve tencerenizin kapağını kapatarak kaynamaya bırakın,
- Bezelyeleriniz 10-15 dakika içinde yumuşadığında el blenderı ile pürüzsüz hale getirin,
- Tuz ve karabiber ekledikten sonra muskat rendesi ile servis edin,
Leave a Reply